Öteki (kim)..!
Gül Arıkan, Tanju Gündüzalp
Yerleştirme, 2017
Boru Çelik Askı Strüktür, Kumaş, Baskı ve Ayna
Sırayla ötekileştiriyorlar, ötekileştiriyoruz. Yalnız bırakıyoruz dışlananı, yok edileni, öldürüleni, yıkılanı. Gazeteciyi, Etibank binasını, kadını, bisikletimizi, barış talebini, Havagazı Fabrikası'nı, Roboski'de öldürülen çocukları, yaya halimizi, sendikalı işçiyi, İller Bankası Binası’nı, Nuriye’yi, Semih’i ve sonunda her gün girip çıktığımız, yıllardır alışverişimizi yaptığımız Anafartalar’ı…
Biz bunlar olurken, reyondan kumaşımızı seçiyoruz, seçerken kumaşın satıldığı binanın yıkılabilme olasılığına sus-pus oluyoruz, görmeden geçiyoruz duvarlarına ışıltı olan seramik panolarını, böylece içinde kalıyoruz yok etmenin. Reyondan kumaş seçercesine kolay mı ötekileşmek / ötekileştirmek? Hangimiz “Öteki”? Hangimiz “İstenmeyen”? Çok çok uzak bir ülkede, bir bilinmeyende mi yoksa yanı başımızda, içimizde mi? Kim belirliyor “Öteki”ni? Ben mi sen mi hepimiz mi?
Bugünün istenmeyenine ben ses çıkarmazken, yarının istenmeyeni “Non Grata”sı olmaya koşar adım gidiyorum. Peki ya sen? İçinde misin çemberin dışında mı? Yoksa tam karşısında mı? Ulus’tan çıkıp Anafartalar’a ve kendimize dönen bir çemberde, yapı, kimlik ve kişiler bağlamında yarattığımız “Persona”lar. İnsan, yapı, kimlik bağlamında yarattığımız personalar ve 'persona ben'.
Anafartalar Çarşısı’nın koridorlarında gezerken duyuyor musunuz, yalnızlığının ve yitişinin çığlığını. Sizi çağırıyor.